özel ne demek?
- Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan
Kendisini özel olarak görmek istediğini söyledi.
F. R. AtayÖzel hayat. Özel eşya.
- Benzerlerinden ayrılmasını sağlayan bir özelliği olan, spesiyal
- Bir kişiyi ilgilendiren veya kişiye ait olan, hususi, zatî
Özel bir diyeceği varmış gibi koluma girdi sokakta.
N. Cumalı - Devlete değil, kişiye ait olan, hususi, resmî karşıtı.
Son yıllarda özel okullara olan talep arttı.
- Ayırt edici bir niteliği olan
- Dikkatle değer, istisnai.
- Her zaman görülenden, olağandan farklı.
Özel durum.
- Genelden ayrı olan; bir nesneler öbeğine ya da tek bir nesneye özgü olan. 2-(Mantıkta) Cinse karşıt olarak türle ilgili olan.
Special.
Custom.
Personal.
Private.
Distinctive.
Particular.
Specific.
Proper.
Ad hoc.
Closet.
Esoteric.
Especial.
Exclusive.
Express.
Extraordinary.
Individual.
Intimate.
Peculiar.
Privy.
Proprietary.
Sole.
State.
Very.
Self.
Exceptional.
Different.
Single.
Spécial
özel ad
- Tek varlığı bildiren ad: Ali, Ayşe, Ankara, Sakarya, Kızılırmak gibi.
- (Derleme.. özel isim) Tek varlığı bildiren ad: Ali, Ayşe, Ankara, İstanbul, Sakarya, Kızılırmak Sapanca, Pamuk (kedi adı) vb.
Proper noun.
Nom propre
özel af
- Yaşlılık, hastalık vb. sebeplerle bir suçlunun cezasının kaldırılması.
Remission of a sentence.