çivilemek ne demek?
- Bir şeyi bir yere çivi ile tutturmak, mıhlamak.
- Aynı noktaya sürekli olarak bakmak
Duvara sırtını verip çömeldi. Gözünü hamamcının geleceği yola çiviledi.
A. Sayar - Vurmak, öldürmek.
- Olduğu yerde hareketsiz bırakmak
Maçın sonuna kadar, sanki koltuğuna çivilemişler, hiç kımıldamıyor.
A. İlhan - Sabitleştirmek, kesin olarak yerleştirmek
Adamı dışarıya çekerken bir cümleyi zihnine çiviler gibi yerleştirdi.
A. Gündüz - Nail.
- Nailing.
çivileme
- Topu karşı alana dikine indirmeye yarayan sert vuruş.
- Dimdik ve ayaküstü bir durumda (denize atlama).
- Çivilemek işi.
- Nailing.
- Dive with the feet foremost.
- Smash.
çivilememek
- (neg. form of çivilemek) nail, nail down, tack down.