çevirmek ne demek?
- Bir şeyin yönünü değiştirmek
Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi.
Y. Z. Ortaç - Öteki yüzünü görünür duruma getirmek
Sermet defterinin yapraklarını çeviriyordu.
Ö. Seyfettin - Döndürerek hareket ettirmek
Resimleri albüme yapıştırırken kocası da radyonun düğmesini çevirdi.
S. F. Abasıyanık - Yönetmek, idare etmek
Eteği belinde, bütün evi o çeviriyor.
H. Taner - Yolundan alıkoymak, yoldan döndürmek.
- Geri göndermek.
- Bir giyeceği söküp iç yüzünü dışa getirmek.
- Çevrilemek, tevil etmek.
- Çevirim eylemi.
- Shoot, take, film, cinematograph.
- Turn.
- Spin.
- Upturn.
- Exchange.
- Roll.
- Twirl.
- Revert.
- Change to.
- Assemble.
- Turn into.
- Bowl.
- Switch to.
- Pull.
- Translate into.
- Translate.
- Turn over.
- Interpret.
- Encircle.
- Surround.
- Enclose.
- Inclose.
- Avert.
- Commute.
- Convert.
- Decline.
- Deflect.
- Divert.
- Hedge in.
- Hedge round.
- Manage.
- Point.
- Point on.
- Bend.
- Besiege.
- Channel.
- Direct.
- Revolve.
- Sweep.
- Train.
- Twine.
- Twist.
- To turn.
- To rotate.
- To manage.
- To refuse.
- To return.
- To reject.
- To turn inside out.
- To interpret.
- To translate.
- To enclose.
- To surround.
- To encircle.
- To alter.
- To administer.
- To handle.
- To wheel.
- To swing.
- To crank.
- To commutate.
- Dial.
- Drehen, filmen, verfilmen, aufnehmen, filmaufnehmen
- Tourner, filmer, ciné-matographier, faire un film, prendre (un film)
çevirmek sayfa
- [çevirmek (sayfa (flip) ] turn over.
çevirmekolu
- Bk. kol