çepeçevre ne demek?
- Bütün yanlarını kuşatan
Çepeçevre dağlar arasında Manisa, akşamları morararak susar.
P. Safa - Bütün yanlarını kuşatacak biçimde, fırdolayı
Gazetelerle dergileri gözden geçirip bakanlıkla ilgili yazıları çepeçevre kırmızı kalemle çizerdi.
N. Cumalı - All around.
- About.
bütün
- Eksiksiz, tam
- Çok sayıdaki varlık ve nesnelerin hepsi
- Bozuk olmayan (para).
- Parçalanmamış.
- Birlik, tamlık
- Tümel niceleyicinin Türkçe'deki bir karşılığı.
- Eksiksiz, tüm.
- Tam, tamam, tek parça.
- Halk, ahali.
- Whole.
çepel
- Kir, bulaşık, çamur, pislik.
- Ürüne karışmış yabancı madde.
- Çalı çırpı.
- Bozuk, kapalı, yağmurlu hava
- Kirli, bulaşık, karışık, çamurlu.
- Dirty; flithy.
çepelleme
- Çepellemek işi.