çelebi ne demek?
Kökeni: Arapça
- Bektaşi ve Mevlevi pirlerinin en büyüklerine verilen unvan.
- Osmanlı Devleti'nin ilk devirlerinde şehzadelere verilen unvan.
- Şehir terbiyesi almış okuryazar kimse.
- Görgülü, terbiyeli, olgun kimse.
Yeleği gümüş köstekli, fesi kalıpsız, orta yaşlı bir adamdı. Son derece Osmanlı ve çelebi.
A. İlhan - Hristiyan tüccar.
Çelebi, tütün mü alacaksınız?
- Efendi, kibar kimse.
- Yüce kişi, efendi, rahip
- İstanbul ağzıyla konuşan tip. Genellikle kibar ve mirasyedidir. Züppe, çıtkırıldım ve asalaktır. Güzel konuşmayı, şiir okumayı, eğlenceyi ve gezmeyi sever. Kadınlara düşkün ve onlara olan davranışlarında: bencildir. Adının sonunda «zade» vardır: Razakızade, Kınnapzade gibi.
- Educated person.
- Gentleman.
- Courteous.
- Well-mannered.
- Man of the world.
çelebi sultan
- Vilayet ve sancaklarda valilik yapan Osmanlı şehzadelerine verilen san.
çelebice
- Çelebiye yakışır, çelebi gibi.
- Çelebiye yakışır biçimde.
- Zarf (çelebi'ce).