çektirmek ne demek?
- Çekme işini yaptırmak
Karıcığım, seninle şöyle yan yana bir resim çektirelim.
P. Safa - Birini sıkıntılı duruma sokmak, içinden çıkılamaz duruma düşürmek.
- Cause to draw.
- Serve.
- Subject.
- Torture.
- Grind.
- Grind down.
- Grind out.
- Visit.
- To have sth towed.
- To cause sb to suffer.
- Shrink.
çekme
- Yüksekteki ince dalları çekip kesmeye yarar, ay biçiminde, uzun saplı, ağzı tırtıklı bıçak.
- Parmak veya mızrapla çalınan çalgı.
- İş yaparken giyilen bir tür şalvar.
- Çekilerek giyilen veya kullanılan.
- Düzgün, ölçülü.
- Çekmek işi
- Düzgün biçimli.
- Çekmece
- Kolun yada öteki vücut bölümlerinin bükücü kas gücü ile bir direnci kendine yaklaştırması.
- Bk. acı çekme
çektirme
- Çektirmek işi
- Çektiri.
- Büyük yelken kayığı.
- Sökülebilir elbise, yemek ve salon dolaplarının tablalarını birbirine tutturmak için metal veya plastikten yapılmış bağlantı parçası.
- Arabaların göbek bilyelerini çıkarmak için kullanılan araç.
- Arabaların değişik bölümlerinde hareketi ve dönüşü sağlamaya yarayan rulmanların yuvalarından çıkarılması işinde kullanılan alet.
- Çevresinde üç kol, ortasında bir burmaç bulunan, sürtünmesiz yataklar dingil üzerinden çıkarmaya yarayan bir gereç.
- Bearing extractor.
- Puller.
- Impregnation.
çektirme ağı
- Yan yana ilerleyen iki tekne tarafından çekilen geniş ağızlı büyük balık ağı.