çekici ne demek?
- Çekme işini yapan.
- Alımlı
Necdet için bu öbüründen daha çekici değildi.
Y. K. Karaosmanoğlu - Kaza veya arıza yapan aracı belli bir yere götürmek için kullanılan taşıt.
- Tanecikleri birbirine yaklaştıran kuvvete ilişkin.
- Attractive.
- Tractive.
- Alluring.
- Appealing.
- Magnetic.
- Bewitching.
- Catchy.
- Catching.
- Charming.
- Witching.
- Seductive.
- Sexy.
- Juicy.
- Inviting.
- Comely.
- Captivating.
- Charismatic.
- Darling.
- Desirable.
- Endearing.
- Engaging.
- Engrossing.
- Enthralling.
- Fascinating.
- Adorable.
- Devastating.
- Exotic.
- Fair.
- Glamorous.
- Goody.
- Graceful.
- Likable.
- Nifty.
- Personable.
- Prepossessing.
- Pretty.
- Quaint.
- Riveting.
- Taking.
- Winning.
- Winsome.
- Eye-catching.
- Tractor.
- Dragging.
- Towing vehicle.
- Towtruck.
- Attirant
çekme
- Yüksekteki ince dalları çekip kesmeye yarar, ay biçiminde, uzun saplı, ağzı tırtıklı bıçak.
- Parmak veya mızrapla çalınan çalgı.
- İş yaparken giyilen bir tür şalvar.
- Çekilerek giyilen veya kullanılan.
- Düzgün, ölçülü.
- Çekmek işi
- Düzgün biçimli.
- Çekmece
- Kolun yada öteki vücut bölümlerinin bükücü kas gücü ile bir direnci kendine yaklaştırması.
- Bk. acı çekme
çekici bakış
- Eye appeal.
çekici erkek
- Heartthrob.