çamaşır ne demek?
- İç giysisi
Çamaşırı ile yarı açık duran bacakları kan içindeydi.
M. Ş. Esendal - Kirli eşyaları yıkama işi
Artık benim gündelikle çamaşıra, ortalık temizlemeye gitmemden başka çare kalmadı.
H. E. Adıvar - Yıkanması gerekli olan, kirli.
Washing.
Linen.
Clothes.
Laundry.
Washings.
Wash.
Underwear.
Underclothing.
Garment.
Drier dryer.
iç
- Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı
- Oyuk şeylerin boşluğu.
- Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta.
- Toplu bir durumda bulunan kimse
- Nesnelerin arasında bulunan kimse veya nesne.
- Ten ile dış giysiler arası
- Kabuğu olan veya dışı kabuk durumunda bulunan yiyeceklerde kabuğun sardığı bölüm.
- Pirinç, soğan ve baharatla hazırlanan, dolmalarda kullanılan karışım.
- Kapalı yerlerde geçen görünçlükleriiçine alan çekim
- İşlikte, kapalı yerlerde çevrilmiş çekim. Dış'ın karşıtı.
çamaşır askısı
Clotheshorse.
çamaşır azgını
- Çok yıkanmaktan dolayı hırpalanmış, eskimiş, örselenmiş