çıkış ne demek?
- Güreşte cazgırın alana çıkardığı pehlivanların izleyicilere doğru yürüyerek çalım yapmaya başlaması.
- Mezuniyet, okul bitirme.
- Belgesi.
- Beklenilmeyen bir sırada yapılan sert konuşma.
- Uçağın bir havaalanından başka bir havaalanına gitme süreci, sorti.
- Çıkış belgesi.
- Çıkma işi veya biçimi
Çiğ patatesle patlıcanı düşününüz, sıcak külden çıkışına bakınız, ne leziz yemektir.
R. H. Karay - Bir yerden çıkmak için kullanılan yer.
- Yokuş.
- Bir sinemada izleyicilerin salondan ve yapıdan çıkmalarını sağlayan kapı, geçit ve dış kapılar; özellikle salon kapıları.
- Çıkış imi ileçıkış yerinden koşuya başlama. İki türü vardır: Kısa koşularda uygulanan alçakçıkış; uzun koşularda uygulanan yüksekçıkış.
- Starting.
- Way out.
- Outlet.
- Outrun.
- Check-out.
- Rising.
- Boom.
- Start.
- Power output.
- Ascent.
- Egress.
- Issue.
- Sortie.
- Rise.
- Sally.
- The start.
- Scolding.
- Output.
- Outflow.
- Up-grade.
- Gradient.
- Discharge.
- Dismissal.
- Outgoing.
- Graduation.
- Departure.
- Uplift.
- Mounting.
- Increase.
- Landing.
- Drive.
- Exhaust.
- Emission.
- Mill tail.
- Exit.
- Abgang, Ausgang
- Start
- Sortie
- Départ
çıkış açısı
- Deprem dalgasının yeryüzü ile yaptığı dar açı.
- Emergence angle.
- Emergenzwinke
- Angle d'émergence
çıkış aygıtı
- Output device.