zevk ne demek?
- Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu, haz
İçtik bu nadir içkiyi yıllarca kanmadık / Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor yazık.
Y. K. Beyatlı - Güzeli çirkinden ayırt etme yetisi, beğeni.
- Tat, lezzet
Batı edebiyatında şarap içmekten, onun zevkinden hiç bahsedilmez.
B. Felek - Eğlence
Su gibi para harcıyor, zevkine zevk, rahatına rahat katıyor.
N. Cumalı Bang.
Delectation.
Delight.
Enjoyment.
Fancy.
Good taste.
Gratification.
Gusto.
Indulgence.
Kick.
Like.
Liking.
Luxury.
Meat.
Pleasure.
Relish.
Savor.
Savour.
Sweet.
Taste.
Treat.
Zest.
Flavour.
Appreciation.
Discrimination.
Gustation.
Hedonism.
Life.
Lyrical.
Palate.
Scene.
zevk al
Bask in
zevk alır
Enjoyed