zarar ne demek?
- Bir şeyin, bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya olumsuz, kötü sonuç, dokunca, ziyan, mazarrat
Aldığı günlerde iyi para getiren oteli zararla kapatmaya başlamışlar.
M. Ş. Esendal Average.
Cost.
Damage.
Detriment.
Disadvantage.
Disservice.
Encroachment.
Evil.
Forfeit.
Harm.
Havoc.
Hurt.
Injury.
Loss.
Maleficence.
Mischief.
Ravage.
Sacrifice.
Scathe.
Wreckage.
Bane.
Wastage.
To the bad.
Damnum.
Deficit.
Derogation.
Red ink entry.
zarar çekmek
- Zarara uğramak.
zarar etmek
- Maddi ve manevi açıdan kayba uğramak
- Alışverişte elindekinin bir bölümünü boşuna elden çıkarmak, yitirmek.
- Kaybetmek.
Lose money
Make a loss
Be out of pocket.