yumuşatmak ne demek?
- Sertliğini gidermek, yumuşak duruma getirmek.
- Kabalığını, katılığını, sertliğini veya acımasızlığını ortadan kaldıracak duruma getirmek
Karşıma geçip beni yumuşatınca razı olup susuyordum.
S. M. Alus Attemper.
Unbend.
Chasten.
Dulcify.
Limber up.
Loosen.
Mellow.
Melt.
Moderate.
Mollify.
Mute.
Relax.
Season.
Shake up.
Smooth.
Soft-pedal.
Soften.
Supple.
Tame.
Unman.
Mitigate.
Sanitize.
Temper.
yumuşatma
- Yoğun alıştırmalardan sonra bir kası hiçbir gerginlik veya kasılma bırakmadan dinlendirme.
- Yumuşatmak işi.
- Etkin alıştırmalarda, bir kası hiçbir gerginlik ya da kasılma bırakmadan dinlenmeye salma (gevşetme).
- Tuzların uzaklaştırılması,
- Curuf ayrıldıktan sonra kurşundan arsenik, antimon ve kalayı uzaklaştırma işlemi.
- Sudan kalsiyum ve magnezyum gibi metal iyonlarının çıkarılması.
Relaxation.
Softening.
Mollification.
Assouplissement
yumuşatma alıştırmaları
- Kasları yumuşatarak onların iş gücünü artırmak için uygulanan ve vücudun türlü bölümlerinin etkin katkısı, itici ve sallayıcı tepkisiyle sürdürülen alıştırmalar.
Exercices of relaxation.
Exercices d'assouplisessement