yoğunlaşmak ne demek?
- Yoğun duruma gelmek, tekâsüf etmek
Atlar benekli bir yıldız alacasında, şehit cesetlerinden yoğunlaşmış bir kokuyu, kalın bir sis gibi dağıta dağıta ilerliyorlardı.
A. İlhan - Bütün dikkatini bir konu üzerinde toplamak.
- Intensify.
yoğunlaşma
- Yoğunlaşmak işi.
- Buharın sıvı veya katı duruma geçmesi.
- Birden çok molekülün genellikle su yitirerek bir tek moleküle dönüşmesi olayı.
- İklim bakımından önemli fiziksel bir olay olarak, su buğusunun sıvı duruma geçmesi; buğulaşmanın tersi.
- İktisadi etkinliklerin büyük bir kısmının en büyük birkaç firma tarafından denetlenmesi.
- Özdeklerin uçun halinden sıvı hale dönüşmesi.
- Gaz evreden sıvı evreye geçiş.
- Benzer moleküllerin bir araya gelerek daha karmaşık bir molekül yapmaları. (Örn. çoğuzlanma.)
- İki molekülün bir araya gelip küçük bir molekülü dışarı atarak yeni bir molekül oluşturması.
- Kimi molekül ya da taneciklerin bir araya toplanarak asıltı tanecikler oluşturması.
yoğunlaşma bulutu
- Condensation cloud.