yerleştirmek ne demek?
- Yerleşmesini sağlamak.
- Yerine koymak
Dışarıdaki pencereden veriyor, bu da raflara yerleştiriyor.
M. Ş. Esendal - Tokat, şamar vurmak
Herife bir tokat yahut bir yumruk yerleştiremediğine bile yandı durdu.
P. Safa - Söz veya cevabı tam sırasında söylemek.
- Accommodate.
- Deposit.
- Domicil.
- Domicile.
- Draw out.
- Embed.
- Emplace.
- Enchase.
- Engraft.
- Ensconce.
- Entrench.
- Establish.
- Indwell.
- Ingraft.
- Inject.
- Install.
- Locate.
- Nestle.
- Perch.
- Pitch.
- Place.
- Posit.
- Position.
- Put in.
- Quarter.
- Reset.
- Seat.
- Dispose.
- Mount.
- Post.
- Recess.
- Relocate.
- Station.
- Stow.
- Draw up.
- Fit up.
- Fix on.
- Home.
- House.
- Lodge.
- Naturalize.
- Nest.
- Organize.
- Plant.
- Settle.
- Slot.
- Spot.
yerleştirme
- Yurtlandırma, iskân.
- Yerleştirmek işi.
- Oyuncuların sahne üzerinde nerede duracaklarını ve ne yöne gideceklerini, nasıl hareket edeceklerini saptama işlemi.
- Işık kaynaklarının, ışık düzenlemesine hazırlık olarak belli yerlere konulması.
- Alıcının, saptanacak konuya göre en uygun uzaklık, açı, görüş noktasına konulması; bu nokta saptanıncaya değin yapılan çalışma
- Bk. konuşlandırma
- Camera set-up (placing, positioning, alingment), set-up.
- Lighting set-up (setting).
- Emplacement.
- Installation.
yerleştirme bölümü
- Üniversite, akademi ve yüksek okullara giriş koşulları, açık işler, burs yarışmaları gibi konularda bilgi toplayıp bunları öğrencilere duyuran, istedikleri yüksek okul ve işlere girmelerinde onlara yol gösteren okul kılavuzluk bölümü.
- Placement service.