yem ne demek?
- Hayvan yiyeceği.
- Kuş ve balık tutmak için tuzağa bırakılan, oltaya takılan yiyecek veya yiyecek görüntüsündeki nesne
İtina ile iğneye yemi taktı.
S. F. Abasıyanık - Ağızotu.
- Birini aldatabilmek için hazırlanmış düzen, kullanılan kimse veya şey.
- Hayvanlar tarafından tüketilen ve hayvanların yaşama ve verim gereksinimlerini enerji ve/veya besin maddeleri yönünden karşılamak amacıyla belli sınır ve koşullarda yedirildiği zaman sağlığına zararlı olmayan, yararlanılabilir durumdaki organik ve/veya inorganik besin maddelerinin bir veya birkaçını kapsayan, bitkisel veya hayvansal kökenli veya doğada serbest olarak bulunan maddeler.
- Yapısında organik ve inorganik besin maddelerini bulunduran, belli oranlarda verildiğinde yetiştirciliği yapılan canlının sağlık, gelişme, üreme, verim gibi özellikleri üzerinde olumlu etki yapan maddeler.
- Balıkları cezbetmek için olta iğnesine takılan veya tuzak ağlar içine konulan, sinek, canlı yem, yem solucanı gibi gerçek veya yapay balık yemleri.
- Feed.
- Bait.
- Draw.
- Decoy.
- Fodder.
- Food.
- Forage.
- Lure.
- Prey.
- Provender.
- Silage.
- Feed, bait.
- Feedstuff.
- Primer.
- Feed grain.
- Feeding.
- Shill.
hayvan
- Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık
- Akılsız, duygusuz, kaba, hoyrat (kimse).
- Kızılan bir kimseye söylenen bir söz.
- At, eşek, katır gibi türlü hizmetlerde kullanılan yaratık
- Canlı şey, insanla beraber her canlı.
- Animal.
- Beast.
- Brute.
- Churl.
- Pest.
yem arama
- Foraging.
yem atmak
- Cast.