yavaşlamak ne demek?
- Yavaş gitmeye başlamak, hızını azaltmak, yavaş olmak
Öfke ve siniri dalga gibi dinerek sesi yavaşladı.
F. R. Atay Slowdown.
Decelerate.
Ease off.
Slack up.
Slacken.
Slow.
Slow down.
To slow down.
To become slow or mild.
To become soft.
To lose force.
yavaşlama
- Yavaşlamak işi.
- Tepkileşimlikte ılıncıkların çekirdeklerle çarpışmaları sonucu hızlarını yitirmeleri.
- Tepkileşimlikte ılıncıkların çekirdeklerle çarpışmaları sonucu hızlarını yitirmeleri.
Moderation.
Deceleration.
Retardation.
Slowdown.
Slowing down.
Go slow.
Bremsung
yavaşlama alanı
- Isıl reaktörde, hızlı nötronların enerji kaybederek, ısıl nötron haline dönüştüğü alan.
Slowingdown area.
Aire de ralentissement