yatırmak ne demek?
- Bir kimsenin bir yere yatmasını sağlamak
Çocuğu bir kenara yatırdım ve kadını omuzlarından tutup bir taşa dayadım.
Y. K. Karaosmanoğlu - Uyutmak
Gece beni en üst katta bir odada yatırdılar.
Ö. Seyfettin - Eğmek, yatık duruma getirmek.
- Konuk etmek.
- Parayı, işletmek amacıyla bir yere vermek
Eline geçen serveti ... emlaka yatırıyordu.
E. E. Talu - Parayı bir kuruluşa vermek, teslim etmek.
- Bir yiyeceği korumak veya tatlandırmak amacıyla tuz, soğan, yağ vb.nde bir süre bekletmek.
- Düzeltmek, bastırmak, yassıltmak
Kemal Rıfat avucunun içiyle saçlarını yatırıyor.
A. İlhan - Put to bed.
- Credit.
- Deposit.
- Embark.
- Fund.
- Incline.
- Instate.
- Invest.
- Lay down.
- Lay low.
- Pay into.
- Put to sleep.
- Repose.
- Repose on.
- Shelter.
- Subscribe.
- Sink.
- Stake.
- To put to bed.
- To invest.
- To accomodate.
- To put sb in hospital.
- To cause sb to lie down.
- To lay sb / sth flat.
- To cause sth to lean to one side.
- To deposit.
- To lay down.
- To lower.
- To recline.
- To steep.
- To slant.
- To repose.
- To remit.
- Place.
- To sway.
yatırma
- Yatırmak işi.
- Tevdi' (bk. saklatma). ~ hakkı: tevdi hakkı.
- Investing.
- Placing.
yatırmamak
- (neg. form of yatırmak) bed, put to bed, credit, deposit, embark, fund, incline, instate, invest, lay down, lay low, pay into, put to sleep, repose, repose on, shelter, subscribe, place, sink.