yarmak ne demek?
- Uzunlamasına bölüp ayırmak.
- Buğday, arpa vb. tahıl tanelerini değirmende kırmak.
- Derin yara açmak
Aralarına girmemiş olsaydı boğaz boğaza dövüşecekler, birbirlerinin başını gözünü yaracaklardı.
R. N. Güntekin - Yarık açmak.
- Ortasından, içinden geçmek
- To shatter.
- To rip.
- To rift.
- To rive.
- Cut into.
- Breach.
- Chop.
- Cleave.
- Disrupt.
- Flaw.
- Incise.
- Maul.
- Plough.
- Plow.
- Rend.
- Rift.
- Sever.
- Slash.
- Slit.
- Split.
- Tear.
- Wedge off.
- Crimp.
- Break.
- Splinter.
- Hack.
- Penetrate.
- To split.
- To rend.
- To cleave.
- To hew.
- To chop.
- To slit.
- To crack.
- To chap.
- To wedge.
- To break.
- To break through.
- To breach.
- To excavate.
- To open.
- To cut.
uzunlamasına
- Vücut eksenine paralel seyreden
- Uzunluğuna.
- Longitudinal.
- Endways endwise.
yarma
- Engebeli bir yerde, bir yolu geçirmek için açılmış yer.
- Gelişigüzel kırılmış buğday, dövme.
- Gelişigüzel kırılmış buğdaydan yapılan bir tür çorba.
- Kolay yarılan ve çekirdeğinden ayrılan.
- Yarmak işi.
- Cleavage.
- Fission.
- Incision.
- Act of splitting.
- Cleft.
yarma aşı
- Bitki veya ağaçlarda, kalın çaplı anacın tepesi düzgün biçimde kesildikten ve perdahlandıktan sonra, tam orta yerinden 4-5 cm derinliğinde açılan yarığa bir kalem yerleştirilerek yapılan bir aşı.