yargılamak ne demek?
- Yargıç, bir karara varmak için davalı ile davacıyı dinleyerek sonuca varmak.
- Herhangi bir kimse, şey, konu vb.yle ilgili olumlu veya olumsuz görüş belirtmek.
Judge.
Gauge.
Reason.
To hear.
To try.
To judge.
To decree.
To try sb.
To try a case.
To hear a case.
To adjudicate.
To arbitrate.
To umpire.
yargılama
- Yargılamak işi, muhakeme.
Argumentation.
Judgement.
Trial.
Assize.
Judgment.
Trying.
Hearing.
Judging.
yargılama giderleri
- Mahkeme giderleri veya masrafları.
- Ceza kovuşturmasında, yargı verilinceye dek yapılan harcamaların tümü.
Court fees.
Frais de justice