yanaşmak ne demek?
- Bir şeyin, bir kimsenin yanına gelmek
Usulca avluya indim, rafa doğru yanaştım.
F. R. Atay - Vapur, kayık vb. kıyıya varmak
- Karışmak, ilgilenmek, istek göstermek
Ali Mehmet Bey, cihetlere yanaşacak kimselerden değildir.
S. M. Alus - İlişki kurmak
Vahşi ve utangaç olduğu için pek yanaşmaz.
R. N. Güntekin - Draw into.
- Accost.
- Approach.
- Draw close.
- Draw near.
- Lend oneself to.
- Roll up.
- Walk up.
- Walk up to.
- Sidle.
- To draw near.
- To approach.
- To come near/closer.
- To draw up alongside.
- To pull alongside.
- To accede.
- To come alongside.
- To pull alongside to dock.
- To sidle up to.
- To be willing to agree to.
- To go along with (a plan.
- To cozy up to.
- To try to ingratiate oneself with sb.
- To board.
- To come closer.
- To range.
yanaşma
- Yanaşmak işi
- Genellikle bir çiftçi yanında çalışan işçi, tutma
- Approach.
- Handmaid.
- Drawing up alongside (a place.
- Drawing near.
- Approaching.
- Being willing to agree to.
- Going along with.
- Cozying up to.
yanaşma yeri
- Lay by.