yaşamaktan bıkmış ne demek?
- World weary.
world
- Dünya
- Dünya, cihan, alem
- Evren, kainat
- Arz, yer, yeryüzü
- Insanlar
- Ömür, hayat
- Ölümlü dünya
- Dünya nimetleri
- Toplum
- Hayat
yaşamak
- (mecaz) Varlıklı, endişesiz, hoş vakit geçirmek, keyif sürmek
- (mecaz) Keyfi yerine gelmek, mutlu olmak, işleri yolunda olmak
- (mecaz) Bir durumu yaşar gibi olmak, bir durumla özdeşleşmek, duymak, hissetmek
- Canlılığını, hayatını sürdürmek
- Sağ olmak.
- Varlığını sürdürmek.
- Oturmak, eğleşmek.
- Geçinmek.
- Herhangi bir durumda bulunmak veya olmak.
- Görüp geçirmek, başından geçmek
yaşama
- Yaşamak işi
- Living.
- Survival.
bıkmış
- Fed up with