yağlanmak ne demek?
- Yağlama işi yapılmak, yağ sürülmek, yağ konulmak.
- Yağ oluşmak
... şişman denilecek kadar etlenmiş, toplanmış, yağlanmış bir hanım var.
M. Ş. Esendal - Yağdan kirlenmek
... saçlarını taramış, yakası pek yağlanan eski cübbesini değiştirmiş...
M. Ş. Esendal - Yağ sürünmek
Ayşe yağlandı. Kispetler giydi.
Ö. Seyfettin - Fatten.
- To be oiled / lubricated / greased.
- To get oily / greasy.
- To get fat.
yağlanma
- Bazı lipidler tarafından bir organ ve ya doku hücrelerinin infiltrasyonu
- Yağlanmak işi.
- Yağlı güreşlere başlarken gövdeye zeytinyağı sürme.
- Lubrication.
yağlanmamak
- (neg. form of yağlanmak) fatten.