yılgın ne demek?
- Yılmış, korkmuş olan
Yılgın gözlerle bunlara baktı ve köşedeki tütüncüyü soracak oldu.
M. Ş. Esendal - Bıkmış, usanmış.
- Morali bozulmuş, çökmüş
Böyle manen bozgun, yılgın ve bedenen bitkin bir hâlde köye varıyoruz.
Y. K. Karaosmanoğlu - Crestfallen.
- Terrified.
- Daunted.
yılgın yılgın
- Ürkerek.
yılgınca
- Yılgın bir biçimde.
- Zarf (yılgı'nca).