yürütmek ne demek?
- Yürüme işini yaptırmak, yürümesini sağlamak.
- Gerektiği gibi yapmak, uygulamak.
- Bir yargıyı yerine getirmek, uygulamak.
- Kabul edilmesi veya tartışılması için bildirmek, açıklamak, öne sürmek.
- İşinden veya bulunduğu yerden çıkarmak
Seni, teğmene bel bağlayıp girdiğin bisküvi fabrikasından nasıl yürüttülerdi.
H. Taner - Habersiz olarak almak, çalmak.
Nick.
Pilfer.
Prosecute.
Purloin.
Pursue.
Push.
Scrounge.
Snaffle.
Sneak.
Wage.
Walk.
Walk away with.
Walk off with.
Drive.
Enforce.
March.
Propel.
Swipe.
To make walk.
To execute.
To carry sth out.
To bring into force.
To put into force.
To enforce.
To pilfer.
To pinch.
To bag.
To filch.
To walk away/off with sth.
To lift.
To swipe.
To rip sth off.
To nick.
To walk.
To validate.
To impose.
To propose.
Pinch.
Steal.
Execute.
Make away with.
Prig.
Collar.
Filch.
Go through with.
Hold down.
Lift.
yürütme
- Yürütmek işi.
- Kanunları uygulama işi, icra
- Merkezî yönetim ve yerinden yönetim kuruluşlarının hepsi.
Executive.
Propulsion.
Execution.
Making sb walk.
Carrying out.
Law enforcement.
Exercise.
yürütme çalışması
- Bir işletmede yapılan yürütme işlemleri.
Executive action.
Fonctionnement d'exécution