well ne demek?
- Pekâlâ! Ya! Hayret! Olur şey değil! Sahi ! Eh ! Haydi
- Fışkırmak, kaynamak
- (better, best) iyi, güzel, hoş, ala, iyice
Everything is going well. / Her şey yolunda gidiyor.
- Iyi, güzel, yolunda.
The new computer is working well. / Yeni bilgisayar iyi çalışıyor.
- (we will) f. "we will (-eceğiz)", başka fiillerle kullanılan gelecek zaman fiili, -ecek, -acak (Yazılışı: we'll)
- Iyice.
Shake it well before using it. / Kullanmadan önce iyice çalkalayın.
- Hakkıyle, Iâyıkıyle
- We will, we shall.
- Çok, pek
- Tamamen, hayli, oldukça
He is well on in life. / Yaşı hayli ilerlemiş.
- Sıhhatça iyi, sıhhatli
- Kârlı, elverişli
- Öyleyse!, peki!, şey!, ya!
- Kuyu, çeşme, memba, kaynak, pınar.
oil well / petrol kuyusu
- Inanmıyorum!, yok artık!, olamaz!
- Hokka
- Sahanlık, merdiven veya asansör boşluğu
- Kaynamak, yerden fışkırmak
well accepted
- Kabul gören
- Kabul görmüş
well adjusted
- Iyi ayarlanmış