vukuf ne demek?
- Anlama, bilme, bilgi
Kuzenim, mektuplarında Fransız edebiyatına da vukufunuzdan uzun uzadıya bahsediyor.
Y. K. KaraosmanoğluYazdığı şiirlerin tatsız ve alelade oluşuna mukabil edebiyattaki vukufu derin ve genişti.
A. H. Çelebi - Biliş
- Bk. bilme
Insight.
Knowledge.
Knowing.
Comprehending.
Competence.
Cognizance.
Bekanntschaft.
Erfahrung.
Kenntnis.
bilme
- Bir şeyin ne olduğunun bilincine varma.
- Bilgi edinmenin gaye ve sonucu.
- Bilmek işi.
- Vukuf.
- Bir şeyi anlamış ya da öğrenmiş bulunma.
- Bir şeyi yapmaya alışmış olma, elinden gelme.
- Tanıma, anımsama.
Cognition.
Knowing.
vukufiyet
- Vakıf olma, meseleye hakim olma
- İyice bilme ve anlama.
vukuflu
- Bilgisi olan