utanmak ne demek?

  1. Onursuz sayılacak veya gülünç olacak bir duruma düşmekten üzüntü duymak, korkmak, mahcup olmak

    Düğün sofrasında kendisinden başka böyle çatal tutanı göremeyince pek utandı.

    A. Gündüz
  2. Sıkılmak

    Hayır, edebiyattan değil, karşısında şimdiden aczini duyduğum okuyucudan utanıyorum.

    A. Haşim
  3. Çekinmek

    Birbirimizden utanarak karşı karşıya on dakika sustuk.

    Y. Z. Ortaç
  4. (en)Be shy.
  5. (en)Blush.
  6. (en)Be ashamed.
  7. (en)Be ashamed of.
  8. (en)Blush with shame.
  9. (en)Feel shame at.
  10. (en)Look small.
  11. (en)Feel small.
  12. (en)Outrageous.
  13. (en)To blush.
  14. (en)To be ashamed.
  15. (en)To be embarrassed.
  16. (en)To feel cheap.
  17. (en)To look small.
  18. (en)To feel small.
  19. (en)To feel humiliated.

utanma

  1. Utanmak durumu, teeddüp
  2. Utanma duygusu.
  3. Duygusu.
  4. Bir yetersizlik ya da davranıştaki uygunsuzluğun bilincine varınca duyulan coşku.
  5. (en)Shame.
  6. (en)Being ashamed.
  7. (en)Embarrassment.
  8. (en)Blush.
  9. (en)Confusion.
  10. (en)Compunction.

utanma duygusu

  1. İnsanın ruh dünyasında oluşan utanç duygusu.
  2. (en)Sense of shame.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

utanmautanma duygusuutanma pazar, dostluğu bozarutanma pazar, mideyi bozarutanmamakutanutana sıkılautananutananın oğlu kızı olmamışutanarakutautahutahanutahiye
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın