upset ne demek?
- Üzmek.
News of the accident has upset him. Kaza hakkındaki haber onu üzdü.
- Sinirlendirmek
- Keyfini kaçırmak, devirmek, altüst etmek, bozmak, bulandırmak, devrilmek, altüst olmak, bozulmak
- (-set,-ting) devirmek
- Altüst etmek
- Keyfini bozmak
- Bozguna uğratmak, beklenmedik anda yenmek
- Midesini bozmak
- Altüst olmuş, bozulmuş.
- Alabora etmek
The storm upset the boat. Fırtına sandalı alabora etti.
- Devrilmiş
- Düzeni bozulmuş, altüst olmuş
- Üzüntülü, sinirli
- Dikine çevrilmiş
- Devrilme
- Altüst olma
- Üzüntülü, üzgün; sinirli. bozulmuş, bozuk.
upset price
- Açık artırma taban fiyatı
- Açık artırmada belirlenen en düşük satış fiyatı
upset smb.s apple
- Bir çuval inciri berbat etmek, pişmiş aşa su katmak