ufuk ne demek?

Kökeni: Arapça

  1. Düz arazide veya açık denizde gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer, çevren, göz erimi

    Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk.

    F. R. Atay
  2. Anlayış, kavrayış

    Bu dar zihinlerde, ufku genişlememiş dimağlarda, zaruri olarak faziletler de dardı.

    Ö. Seyfettin
  3. Çekülün gösterdiği dikey çizgi ile gözlemci üzerinden geçen düzlem, göz erimi.
  4. Çevre, dolay.
  5. Bk. gözerimi.
  6. Bk. çevren
  7. Görüş, düşünce gücü.
  8. Bir erkek adı
  9. Nafiye, taraf
  10. (en)Horizon.
  11. (en)Scope.

gözerimi

  1. Gözlemcinin bulunduğu noktadan yeryuvarlağına çizilen teğet düzlemin gökküresi ile arakesit dairesi.
  2. (en)Horizon.
  3. (fr)Horizon

ufuk çizgisi

  1. Göz eriminde geçen yatay düzlemle kesiştiği çizgi.
  2. (en)Skyline.

ufuk ışıklaması

  1. Sahne gerisine verilen her çeşit aydınlık, ışık.
  2. (en)Cyclorama lighting.
  3. (fr)Éclairage d'horizon

Türetilmiş Kelimeler (bis)

ufuk çizgisiufuk ışıklamasıufuk müstevisiufuk paralaksıufuk perdesiufuk perdesi ışığıufuk perdesi lambalarıufukayufukdenizufukta karayı görmekufucufuisçilik
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın