ufuk ne demek?
Kökeni: Arapça
- Düz arazide veya açık denizde gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer, çevren, göz erimi
Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk.
F. R. Atay - Anlayış, kavrayış
Bu dar zihinlerde, ufku genişlememiş dimağlarda, zaruri olarak faziletler de dardı.
Ö. Seyfettin - Çekülün gösterdiği dikey çizgi ile gözlemci üzerinden geçen düzlem, göz erimi.
- Çevre, dolay.
- Bk. gözerimi.
- Bk. çevren
- Görüş, düşünce gücü.
- Bir erkek adı
- Nafiye, taraf
- Horizon.
- Scope.
gözerimi
- Gözlemcinin bulunduğu noktadan yeryuvarlağına çizilen teğet düzlemin gökküresi ile arakesit dairesi.
- Horizon.
- Horizon
ufuk çizgisi
- Göz eriminde geçen yatay düzlemle kesiştiği çizgi.
- Skyline.
ufuk ışıklaması
- Sahne gerisine verilen her çeşit aydınlık, ışık.
- Cyclorama lighting.
- Éclairage d'horizon