uğraşmak ne demek?
- Bir işi başarmaya çalışmak, iş edinmek
İkisi barbut oynuyor, üçüncüsü, en küçükleri, bir çekirgeye sigara içirmeye uğraşıyordu.
H. Taner - Bir iş üzerinde sürekli çalışmak
Muhacir kümeleri arasında, ekmek dağıtmakla uğraşan yaşlıca bir adama seslendi.
P. Safa - Zamanını bir işe verme durumunda kalmak
Ee, hadi yürü yahu. Senlen mi uğraşacağız?
H. Taner - Savaşmak
Düşmanlarla uğraşmak için sonuna kadar çalışmaya azmettik.
Atatürk - Birine kötü davranmak
Aman, siz de hep beybabamla uğraşırsınız!
Ö. Seyfettin Pick on.
Mess with.
Struggle.
Deal.
Make an effort.
Work hard.
Tussle.
Endeavor.
Endeavour.
Fight.
Wrestle.
Get at.
Be occupied in doing.
Be occupied with doing.
Engage in.
Agonize.
Attack.
Come at.
Contend.
Cope.
Exert oneself.
Go in for.
Grapple.
Groove.
Seek.
Strive.
Tackle.
To struggle.
To work at.
To be working against.
To exert oneself.
To seek.
To fight.
To deal with.
Attend.
Labour.
Plague.
Work.
uğraşma
- Uğraşmak işi
Conflict.
Pull.
Struggle.
Tussle.
uğraşmamak
(neg. form of uğraşmak) sit on.