tuzak ne demek?
- Kuş veya yaban hayvanlarını yakalamaya yarayan araç veya düzen.
- Birini güç ve tehlikeli bir duruma düşürmek için kurulan düzen, komplo
Onun bana gönderdiği mektuplar filan hep tuzak, hep birer şantajdan ibaretti.
O. C. Kaygılı - Bubi tuzağı.
- Bir alıcıdaki istenmeyen ünlemleri eleyen ya da yok eden soğurum süzgeci.
- Boşluk oluşturan emmeçlerde, yayınan yağ ya da cıva uçuklarını soğutup yoğuşturarak tutan düzenek.
- Su ürünlerinin bir hazne içerisine girip yakalanmasını sağlayarak, kaçmasına engel olan geliştirilmiş av araçları.
- Cobweb collusion.
- Come on.
- Deadfall.
- Mantrap.
- Mousetrap.
- Plant.
- Trap.
- Warm corner.
- Snare.
- Decoy.
- Ambush.
- Catch.
- Complot.
- Hook.
- Ambuscade.
- Cobweb.
- Lure.
- Noose.
- Springe.
- Toil.
- Toilets.
- Wire.
- Toils.
- Come-on.
- Mesh.
- Pitfall.
- Stratagem.
- Abscheider
- Trappe
tuzak çukuru
- Pitfall.
tuzak eder
- Alıcıları satış yerine çekmek için ucuz ederle satılan mallar.
- Bait price.
- Trix de piège, prix d'attrape