tutuşmak ne demek?
- Birbirini tutmak, birbirine ilişip dokunmak.
- Bir işe başlamak, girişmek
İki ordu bir harbe daha tutuştular.
F. R. Atay - Yanmaya başlamak, ateş almak
Bu fenerleri birbirine bağlayan çiçekli askılardaki küçük lambalar tutuştu.
H. C. Yalçın - Kızarmak, kızıllaşmak
Karşı dağlarda tutuşmuş gibi gül bahçeleri / Koyu bir kırmızılık gökten ayırmada yeri.
Y. K. Beyatlı Blaze.
Ignite.
Kindle.
To catch alight.
To catch fire.
To kindle.
To blaze.
To ignite.
To begin to burn.
Catch.
To be on fire.
To take fire.
Grapple.
Inflame.
tutuşma
- Tutuşmak işi.
- Güreşe başlama.
Catching fire.
Holding hands.
Combustion.
Explosion.
Flare up.
Ignition.
tutuşma noktası
- Bir özdeğin tutuşarak yanabildiği en düşük sıcaklık.
Kindling point.