tuhaf ne demek?
Kökeni: Arapça
- Acayip
Nahit'in onda hiç görmediği bir tuhaf hâli vardı.
T. Buğra - Şaşılacak, garip.
- Güldürücü
Kibirli, alıngan olmayan, tuhaf ve nükteli bir adammış.
A. Ş. Hisar - Gülünç.
Bu kıyafetle tuhaf oluyorsun.
- Anlaşılmaz.
Tuhaf bir tip, çözemedim.
- Şaşılacak, garip anlamında bir seslenme sözü
Tuhaf! Her yerde olduğunun aksine, burada şehirden uzaklaştıkça binaların güzelliği artıyor.
A. Haşim - (Tuhfe. C.) Hediyeler.
Queer.
Weird.
Strange.
Bizarre.
Curious.
Peculiar.
Funny.
Unusual.
Whimsical.
Antic.
Comical.
Cranky.
Droll.
Erratic.
Flaky.
Funny peculiar.
Laughable.
Offbeat.
Peregrine.
Quizzical.
Rummy.
Screwball.
Screwy.
Singular.
Splay.
Twee.
Unaccust.
Eccentric.
Freak.
Freakish.
Kinky.
Nondescript.
Novel.
Outlandish.
Unaccustomed.
Ridiculous.
Strangely.
Oddly.
Annoing.
Oddly enough.
Crochety.
Eccentric / adj , n.
Exotic.
Far out.
Odd enough.
Odd- looking.
Outre.
Quaint.
Rich.
Uncouth.
Unnatural.
acayip
- Hayretler içinde bırakan garip şey
- Sağduyuya, göreneğe, olağana aykırı, garip, tuhaf, yadırganan, yabansı
- Şaşma anlatan bir söz.
Strange.
Weird.
Unusual.
Curious.
Out-of-the-way.
Bizarre.
Queer.
tuhaf bir şekilde
Oddly.
tuhaf hareket
Quirk