time ne demek?
- Vakit, zaman
- Kez, defa.
- Ayarlamak, kurmak, zamanlama yapmak, saat tutmak, süre tutmak, temposunu belirlemek, tempo tutmak
- Zamanlamak; (belirli bir zamana) denk getirmek, rastlatmak, (belirli bir zamana göre) ayarlamak, planlamak.
He timed it so that he'd arrive just as they were leaving. / Kendi varışını onların çıkışına rastlattı.
- Saat tutmak
- Ayarlamak
- Uydurmak
- Tempo tutmak.
- Süre, müddet
- Devir, devre
- Mühlet, vade
- Saat, dakika
- Mat
time after time
- Tekrar tekrar, defalarca
time allowed
- Vade