tez ne demek?
- Çabuk olan, süratli.
- Süratli bir biçimde.
Dost ben gidersem de yaşın yaşın ağlama / Bu muhabbet bize tez ayrılık getirir
Pir Sultan Abdal - Sav.
- Üniversitelerde öğrencilerin veya öğretim üyelerinin hazırlayıp bazen bir sınav kurulu önünde savundukları bilimsel eser
Tezini mitolojiden hazırlayan gözlüklü bir delikanlı.
H. Taner - Bkz. bilimseltez.
- KEskin.
- Çabuk, hızlı.
- Yara. (Osmanlıca'da yazılışı: te'z)
- Üniversitelerde ve yüksek okullarda öğrencilerin ya da öğretim üyelerinin hazırlayıp kimi zaman bir sınav kurulu önünde savundukları bilimsel yapıt. bk. sav.
Quick.
Prompt.
Nimble.
Hasty.
Expeditious.
Quickly.
Promptly.
Thesis.
Discourse.
Disquisition.
Dissertation.
Treatise.
Argument.
Crisp.
Swift.
Idea.
View.
Piece of written research.
Speedy.
Speedily.
Fast.
As quick as lightning.
Rapid.
çabuk
- Çabucak
- Alışılandan veya gösterilenden daha kısa bir zamanda, tez, yavaş karşıtı
- "Acele et, oyalanma" anlamlarında bir seslenme sözü.
- Uygarlaşmamış (kavim, topluluk)
- Kaba saba, ilkel
- Kaba ve kırıcı.
Quick.
Fast.
Swift.
Hasty.
tez beri
- Kolaylıkla
- Çabucak.
tez canlı
- Aceleci
Sb who dislikes delay.
Peppery.
Impetuous.