temsil ne demek?
Kökeni: Arapça
- Birinin veya bir topluluğun adına davranma.
- Oyun
Böyle olmakla beraber, gerek orta oyununun gerek tuluatın köylü temsilleri ile bir münasebeti olsa gerek.
Ahmet Kutsi Tecer - Söz gelişi.
- Özümleme.
- Belirgin özellikleri ile yansıtma, sembolü olma, simgeleme.
- Sahnede oynanmak için hazırlanmış eser, oyun
- Bk. benzeşme
- Bk. görünge
- Bk. oyun
- Bk. gösterim
- Bir şeyin aynısını veya mislini yapmak. Benzetmek. Teşbih etmek. Örnek, nümune söz. (Bak: Kıyas-ı temsili)
- Bk. andırış
- Representation.
- Acting.
- Stage play.
- Presentment.
- Rendering.
- Rendition.
- Show.
- Spectacle.
- Performance.
- For example.
- Performance analogy.
- Comparison.
- Assimilation.
- Example.
- Simile.
- Représentation
benzeşme
- Bir kelimede bir sesin başka bir sesi kendisine benzetme etkisi, asimilasyon: yurt-daş > yurttaş, çarşanba >çarşamba, o + bir <öbür gibi.
- Benzeşmek işi.
- (Derleme.. özümleme) Bir sözcükte bir sesin başka bir sesi kendisine benzetme etkisi: Evler (ev-ler) , odalar (oda-lar) ; yavrucuk (yavru-cuk) ; (göğde) > gövde; (o+ile) > öyle, (o+bir) > öbür; (yurt-daş) > yurttaş; etmek> ekmek; (penbe) > pembe, (çarşanba) > çarşamba vb.
- Assimilation.
- Affinity.
- Analogy.
- Assimilation
temsil düzenleyen kişi
- Impresario.
temsil eden
- Exponent.
- Acting.