temaşa ne demek?
Kökeni: Farsça
- Hoşlanarak bakma, seyretme
Benden evvel çoluk çocuk bütün ev halkı hayvanı temaşaya çıkmışlar.
M. Ş. Esendal - Oyun, temsil, piyes, tiyatro
Bazı meddahlar da Karagöz oynatmış, şahbaz, hayalbaz veya hayalî isimleriyle yaşadıktan sonra temaşa hayatımızdan el etek çekmişlerdir.
S. Ayverdi - Bk. gösterim.
- Gezme, gezi.
- Ibretle bakmak.
- Seyretmek, seyre çıkmak.
- Viewing.
- Contemplating (with pleasure.
- Play.
gösterim
- Sinema salonlarında filmin gösterilmeye başlanması, vizyon.
- Görüntülerin gösterici yardımıyla bir yüzeye yansıtılması işi, projeksiyon.
- Salonlarında filmin gösterilmeye başlanması, vizyon.
- Sinema, tiyatro, konser vb. sanat dallarında verilen gösterilerden her biri, seans.
- Bir niceliği, bir dizgeyi ya da bir olayı simgelerle belirtme.
- Bir film üzerindeki resimlerin gösterici yardımıyla görüntülüğe yansıtılarak görüntülerin oluşturulması
- Bu yolla, filmin tümünün ya da bir bölümünün izlenmesinin sağlanması
- Bir sinemanın belli bir izlencesinin yer aldığı ve belirli bir saatten başlayıp yine belirli bir saatte sona eren çalışması.
- Organik bileşiklerin yapısal özelliklerini göstermek için, sayılar ve sembollerin kullanıldığı bir sistem.
- Projection, film projection, showing, film showing, performance, (ABD) screening, film screening,.
temaşa endüstrisi
- Bk. görünç işleyimi
temaşa etmek
- Seyretmek, bakmak.
- To view