taranmak ne demek?
- Tarama işi yapılmak.
- Kendi başını taramak
Bugün bu tarağımla taranmıştım.
S. F. Abasıyanık - Dikkatlice bir şey aramak
Kalkarlarken tütün kesesini kuşağına sokan İboş arandı, tarandı
Ö. Seyfettin - Comb oneself.
- Primp.
- To be combed.
- To be raked.
- To comb oneself.
- To comb one's hair.
- To be racked.
- To be harrowed.
- To be carded.
- To be hackled.
- To be dredged.
- To be raked or strafed.
- To be hatched.
- To be hachured.
- Comb.
tarama
- Taramak işi.
- Balık yumurtası ile yapılan bir tür meze.
- Gölgeleri yol yol ve çizgi çizgi olan (resim, harita).
- Hızlıca çift yönlü penalama.
- Televizyonda yayınlanmak üzere oluşturulan bir görüntüyü ince bir ışık demeti ile süpürerek, bir akımmıknatıssal dalgayı kipleyecek resme uygun imlemler elde etme.
- Televizyonda yayınlanmak üzere oluşturulan bir görüntüyü ince bir ışık demeti ile süpürerek, bir akımmıknatıssal dalgayı kipleyecek resme uygun imlemler elde etme.
- Bk. giriş.
- Bir elektron demetinin, alıcıda merceğin verdiği resmi çözümlemek, almaçta aynı resmi oluşturmak için, birincisinde ereği, ikincisinde görüntülüğü düzenli biçimde dolaşması.
- Bir bölgenin veya nüfusun özel bir amaç için ayrıntılı muayenesi.
- Cyprinidae familyasından olan sazan balığının yumurtalıklarının temizlenmesi, koruyucu katkı maddeleri eklenmiş tuzla salamura edilmesi, yarım fıçılara bir kat tuz, bir kat yumurtalık yerleştirilerek bir hafta bekletilmesi, tuzlu ve kanlı sularının süzülmesinden sonra ikinci kez fıçıya, yukarıda belirtildiği biçimde istiflenerek salamura edilmesiyle elde edilen havyar, sazan havyarı.
taranma
- Taranmak işi.
taranmamak
- (neg. form of taranmak) primp.