tarak ne demek?
- Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç
Fil dişi tarağı da aşırmışlar, asıl buna canım yandı.
R. H. Karay - Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık.
- Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç.
- Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik.
- İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü.
- Suda yaşayan hayvanlarda solungaç.
- Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten).
- Bk. pekten
- Bulutların bir yere toplanması.
- Comb.
- Drag.
- Dredger.
- Scallop.
- Card.
- Comber.
- Doffer.
- Rake.
- Harrow.
- Instep.
- Scollop.
- Reed.
- Hackle.
- Metacarpus.
- Metatarsus.
- Gill.
- Crest.
- Dredge.
pekten
- Tarak şeklinde herhangi bir yapı. Tarak.
- Bazı örümceklerde ses çıkarma organının bir parçası.
- Akreplerde abdomene ait duygu uzantısı.
- Bir tip yassı solungaç.
- Tarak çatı tarağı.Dgr.: anat. pecten
- Tarak biçiminde herhangi bir yapı.
- Pecten.
- Pecten
- Peigne
- Pecten: tarak
tarak anten
- Comb antenna
tarak ayaklı
- Comb footed