taabbüs ne demek?
- (C.: Taabbüsat) Yüz ekşitme, somurtma, surat asma.
taabbüd
- İbadet etmek. Kulluk etmek.(Ey insan! Kur'anın desatirindendir ki, Cenab-ı Hakk'ın masivasından hiçbir şeyi ona taabbüd edecek bir derecede kendinden büyük zannetme. Hem sen kendini hiç bir şeyden tekebbür edecek derecede büyük tutma. Çünkü mahlukat, ma'budiyetten uzaklık noktasında müsavi oldukları gibi, mahlukiyet nisbetinde de birdirler. L.)
taabbüdı
- İbadete ait olup emrolunduğu için yapılan. Sebeb ve illeti sadece emir olan, aklın muhakemesine bağlı olmayan. İbadete ait ve müteallik.(Mesail-i şeriattan bir kısmına "Taabbüdi" denilir; aklın muhakemesine bağlı değildir; emrolduğu için yapılır. İlleti, emirdir.Bir kısmına "Makul-ül mana" tabir edilir. Yani: Bir hikmet ve bir maslahatı var ki, o hükmün teşriine müreccih olmuş; fakat sebep ve illet değil. Çünkü: Hakiki illet, emir ve nehy-i İlahidir.Şeairin taabbüdi kısmı; hikmet ve maslahat onu tağyir edemez, taabbüdilik ciheti tereccuh ediyor, ona ilişilmez. Yüzbin maslahat gelse, onu tağyir edemez. Öyle de: "Şeairin faidesi, yalnız malum mesalihtir." denilmez ve öyle bilmek hatadır. Belki o maslahatlar ise, çok hikmetlerinden bir faidesi olabilir. Mesela biri dese: "Ezanın hikmeti, müslümanları namaza çağırmaktır; şu halde bir tüfenk atmak kafidir. "Halbuki o divane bilmez ki, binler maslahat-ı ezaniye içinde o bir maslahattır. Tüfenk sesi, o maslahatı verse; acaba nev'-i beşer namına, yahut o şehir ahalisi namına hilkat-ı kainatın netice-i uzması ve nevi beşerin netice-i hilkatı olan ilan-ı Tevhid ve Rububiyet-i İlahiyeye karşı izhar-ı ubudiyete vasıta olan ezanın yerini nasıl tutacak?Elhasıl: Cehennem lüzumsuz değil; çok işler var ki, bütün kuvvetiyle "Yaşasın Cehennem!" der. Cennet dahi ucuz değildir; mühim fiat ister. M.) (Osmanlıca'da yazılışı: taabbüdî)