tırmanmak ne demek?
- El ve ayaklarıyla tutunarak veya tırnaklarını iliştirerek dik bir yere çıkmak
İçeride yer bulamayanlar, kahvenin yıkık duvarına tırmanıyorlardı.
H. Taner - Yokuş, merdiven vb. çıkmak
Yokuşu biraz daha tırmandılar.
P. Safa - Bitki, yakınındaki bir nesneye tutunarak yükselmek.
- Bir şeyin eğimini izleyerek yükselmek
- Belli bir durum, olay gittikçe güç kazanmak, giderek artmak.
Swarm, swarm up.
Shinny.
Climb.
Cling.
Ascend.
Clamber.
Entwine.
Intwine.
Scale.
Shin.
Soar.
Mount.
To climb.
To climb up.
To gain altitude.
To escalate.
To increase.
Get up.
Swarm.
tırmanma
- Kendine özgü araçlardan yararlanarak vücudu, kollarla çekerek yukarı doğru yer değiştirme.
- Atom silahlarının gücünün önüne geçilmez, önlenemez bir biçimde hızlanmasını belirten terim.
- Bir durumun, bir olgunun giderek güç kazanması, etkisini artırması, güçlenmesi.
- Tırmanmak işi.
- Kendine özgü araçlarda, vücudu, kollarla yardımlı yardımsız çekerek yukarı doğru yer değiştirme.
Ascent.
Climb.
Scramble.
Climbing.
Grimpade
tırmanma demiri
Climbing irons, crampon, crampoon.