tıkılmak ne demek?
- Tıkma işi yapılmak
Bütün vücudu sanki ziftten bir kılıf içine tıkılmış gibi idi.
Y. K. Karaosmanoğlu - Dar, sıkıntılı bir yerde bulunmak, sıkışmak
Mecliste altmış kişi bir odaya tıkıldık.
Y. Z. Ortaç - Tutukevine konmak
Dama tıkıldım, ama temyizde beraat ettim.
A. Gündüz - To be crammed into.
- To be jammed into.
- To be forcibly / quickly thrust into.
tıkma
- Tıkmak işi.
tıkılma
- Tıkılmak işi.
tıkım
- Ağzın alabileceği büyüklükte lokma.