strike ne demek?
- Vurmak, çarpmak
The ship struck the iceberg. / Gemi aysberge çarptı.
- Vurma, çarpma, darbe
- Isabet etmek, indirmek, işlemek
- Grev
- Çakmak, yakmak
Strike a match! / Kibrit çak!
- Hesap bakiyesini tespit etmek
- Birdenbire aklına gelmek, birdenbire anlamak
It suddenly struck me that I was right. / Birdenbire haklı olduğumu anladım.
- Umulmadık bir yerde zengin maden filizi bulma
- Dolu kilenin üstünü silip düzeltecek alet
- Etki bırakmak, izlenim bırakmak, gibi gelmek
How does this idea strike you? / Bu fikir sende nasıl bir izlenim bıraktı?
- Saldırı, vuruş
air strike / havadan vuruş
- Yolunu tutmak
- Kök salmak
- Gözüne ilişmek, yer etmek
- Gelip çatmak
- Üstünlük, mükemmellik
- Doluluk
- Çalmak (saat)
strike a balance
- Uzlaşmak
- Anlaşmaya varmak
- Bilanço çıkarmak
strike a bargain
- Anlaşmak (pazarlık), pazarlıkta anlaşmak, fiyatta anlaşmak