stores ne demek?
- Levazım, erzak, kumanya, bolluk, hazine
store
- İçermek, ardiyeye koymak
- Mağaza, dükkan
- Biriktirilmiş şey, stok
- Hazne, ambar
- Hafızaya almak, akılda tutmak
- Yüklemek, depolamak, doldurmak
store and forward
- Sakla ve ilet kipi
- sakla ve ilet kipi