split ne demek?
- Bölmek
- Yarmak
- Dağıtmak
- Paylaşmak, bölüşmek
- Yarılma
- Paylaştırmak, bölüştürmek
- Paylaşmak, bölüşmek
- Fisur, yarık, yırtık, çatlak.
- Kırık, çatlak, yarık
- Kırmak, yıkmak, mahvetmek, çatlatmak, bölünmek, ayrılmak, kopmak, çatlamak
- Parçalamak, parçalanmak
- (split, ting) yarmak, ortasından ayırmak, çatlatmak
- Titizlenmek, kılı kırk yarmak, ince eleyip sık dokumak
- Bölünme
- Hiziplere ayırmak
- Yarık, çatlak
- Katıla katıla gülmek, gülmekten yarılmak
- Bozuşma, ayrılık
split in opinion / görüş ayrılığı
- Kıymık, ufak parça
- Sepetçilikte kullanılan ağaç tiriz
- Küçük şişe (içki)
- Muzla yapılmış dondurmalı tatlı
- Bir bacağı öne öbürünü arkaya uzatarak yapılan akrobasi hareketi
- Ayrılmış
- Sıvışmak, tüymek.
- Split.
bölmek
- Bir bütünü iki veya daha çok parçaya ayırmak, taksim etmek
- Birliğin bozulmasına yol açmak, parçalamak.
- Bir niceliği iki veya daha çok eşit parçaya ayırmak.
- Separate.
- Split.
- Slice.
- Divvy.
- Divvy up.
- Break down.
- Carve up.
split and merge technique
- Yarma-kaynaştırma yöntemi
- yarma-kaynaştırma yöntemi
split duct
- ayırıcı dak