single ne demek?
- Tek, bir, yalnız, ayrı, münferit
She hasn't a single enemy. / Onun tek bir düşmanı yok.
I can't think of a single example. / Tek bir örnek gelmiyor aklıma.
- Bekar, evlenmemiş
- Özel, hususi, tek kişilik
- Bir, tek
- Iki tarafta yalnız birer rakip bulunan (oyun)
- Sağlam
- Bir kat, yalın kat
- Sade, basit, saf
- Çiçekleri yalın kat olan
- Tek gidiş bileti, tek kişilik oda, kırk beşlik plak
- Out ile seçmek, ayırmak
- Birer birer almak
- Beysbol
- Basit içbağlantı hafıza modülü, bellek çipi, hafıza kartı, bir hafıza girişine bağlanabilen ve bellek çipleri ihtiva eden kart, SIMM
single acting
- Yalnızca tek bir istikamette çalışan
- Tek taraflı, tek yönlü
single address
- Tek adres