setting ne demek?
- Düzenleme, dizme, bileme, çerçeve, olay yeri, hikayenin geçtiği yer, set, sahne, dekor, beste, batış, sertleşme (çimento vb.), bir kişilik yemek takımı, testere diş çaprazını ayarlama
- Kakılmış şey, mücevher yuvası
- Bir defada kuluçkaya konulan yumurtalar
- Tiyatro dekor
- Konunun geçtiği yer ve zaman, ortam
- Batma, gurup
- Bir kişilik yemek takımı
- Beste.
setting a legal precedent
- Hukuki bir içtahat yapma, gelecekteki kurallar/kararlar için temel oluşturan hukuki kural/karar
setting a precedent
- Içtahat yapma, yenilikçi mahkeme kararı; yeni bir yol tanımlama