sert ne demek?
- Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı.
- Esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen
Tabakanın sert yaylı kapağını tak diye kapatıyor.
T. Buğra - Kolay dayanılmayan, zor katlanılan, etkili, yumuşak karşıtı.
- Güçlü kuvvetli
Kapıyı kapadı, döndü, sert adımlarla ilerledi.
M. Ş. Esendal - Sarsıcı niteliği olan, çarpıcı, keskin, hafif karşıtı.
- Bağışlaması, hoşgörüsü olmayan
Birçokları beni dik ve sert olduğum için belki sevmiyorlardı.
M. Ş. Esendal - Gönül kırıcı, katı, ters
... sarardı, dudakları titredi, ama adam sert bir davranışla kadehi kadının eline tutuşturdu.
H. E. Adıvar - Hırçın, öfkeli, hiddetli, gönül kırıcı
- Aşağı getirmek.
- Sertlik özelliği gösteren.
Hard.
Stiff.
Tough.
Strong.
Firm.
Sharp.
Strict.
Harsh.
Drastic.
Severe.
Violent.
Brutal.
Acrid.
Adamant.
Astringent.
Austere.
Bitter.
Bossy.
Cast-iron.
Caustic.
Crusty.
Cutting.
Exact.
Exacting.
Fierce.
Flinty.
Forbidding.
Get-tough.
Granite.
Acrimonious.
Boisterous.
Curt.
Dour.
Ferocious.
Fresh.
Grim.
Gruff.
Heady.
Leathery.
Pungent.
Repressive.
Rigid.
Rigorous.
Rough.
Rude.
Scathing.
Smart.
Starchy.
Unshaded.
Steely.
Brisk, boisterous.
Stern.
Short.
Stony.
Round.
Surly.
Turbulent.
Uncharitable.
Unkind.
Vehement.
Vitriolic.
Biting.
Hurtful.
Brusque.
Abrupt.
Pung.
Potent.
Brisk.
Crabby.
Craggy.
Draconian.
Generous.
Heavy handed.
High.
Keen.
Hard line.
Nipping.
Dur
sert adım sesi
Clump.
sert ağaç
Hardwood.