sarsmak ne demek?
- Birdenbire ve güçle kımıldatmak, sallamak, oynatmak, titretmek
Kalkın bakalım, diye çocukların karyolalarını sarsıyorlardı.
Ç. Altan - Zarar verecek yolda etkilemek, aksatmak
Çok sevdiği annesinin ölümü onu çok sarsmıştı.
S. F. AbasıyanıkHer hadisenin rüzgârı onun gergin sinirlerini derin derin sarsmıştır.
İ. A. Gövsa - Appal.
- Jolt.
- Rock.
- Shake.
- Shock.
- To shake.
- To jar.
- To jolt.
- To give a shock.
- To shock.
- To rock.
- To devastate.
- To weaken.
- To debilitate.
- To agitate.
- To upset.
- To give sb a shock.
- Churn.
- Diddle.
- Joggle.
sarsma
- Sarsmak işi.
- Concussion.
- Shake.
- Shock.
- Shaking.
- Jolt.
sarsma beton
- Fabrikada büyük bir özenle kalıba dökülen ve titreşimi yapılan beton.
- Vibrolithic concrete.