sarsıntı ne demek?
- Sarsılma işi, birden sallanma
Bu sarsıntı ile başından fırlayıp yerde tekerlenen kasketini kovaladı, tekrar başına geçirdi.
H. Taner - Titreme, titreyiş
Başını sırasının üstüne saklamış, omuzları hafif sarsıntılarla titriyordu.
R. N. Güntekin - Deprem.
- Deprem sırasındaki yer hareketlerinin her biri.
- Bir kişi, toplum, kurum veya kuruluşun dengesini etkileyen, beklenmedik olumsuz değişiklik
Bu olgunluğa erişen toplumlar ise her türlü sarsıntıları en az zararla atlatırlar.
N. Cumalı - Kaza, ilaç ve uyuşturucuların yarattığı, birdenbire gelişen karmaşık belirtilerin tümü, sadme.
- Shock.
- Quake.
- Tremor.
- Shake.
- Bump.
- Concussion.
- Trauma.
- Jerk.
- Joggle.
- Convulsion.
- Jolt.
- Jounce.
- Earthquake.
- Shaking.
- Vibration.
- Trembling.
- Quaking.
- Impact.
- Rattling.
- Flutter.
- Lurch.
- Jarring.
sarsıntı bunaması
- Kafatası ve beyin üzerindeki şiddetli sarsıntılar sonucunda oluşan ruhsal çöküntü.
sarsıntı örnekbiçimi
- Olasılıksal bozulumları içeren denklemler dizgesi. ay. bk. denklem yanılgısı.
- Shock model.